Panama Kanalı'nda İklim Krizi
Panama Kanalı, Atlantik Okyanusu ile Pasifik Okyanusu'nu birbirine bağlayan, dünyanın en önemli su yollarından biridir. Kanalın tarihi, 16. yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. İlk kez İspanyol sömürgeciler tarafından fark edilen bu stratejik nokta,19. yüzyılın sonlarında Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps ve ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin liderliğindeki bir ekip tarafından inşa edilmeye başlanmıştır.1914 yılında tamamlanmıştır.
Günümüzde yaşadığımız İklim değişiklikleri, dünya ticaretinin %6'sını sağlayan kanalın günlük işleyişini ve gemi trafiğini olumsuz yönde etkilemektedir. Artan ekstrem hava olayları ve su seviyesindeki dalgalanmalar, gemi trafiğini güvenli bir şekilde sürdürmeyi zorlaştırmaktadır. Üstelik bu durum su sıcaklıklarının değişmesine neden olarak deniz canlıları ve ekosistem üzerinde o de olumsuz etkilere yol açmaktadır.
Panama Ticaret Müşavirliği tarafından yapılan son açıklamada, kanaldan geçen gemi sayısının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 36, 35 ve son olarak 31’e düşürülmüştür. Panama Kanalı Otoritesi (ACP) ise, 3 Kasım 2023 tarihinden itibaren su tasarrufu amaçlı olarak gemi geçişlerini kademeli olarak azaltacaklarını duyurmuştur. 1950 yılından beri yaşanan en kurak dönemin yaşandığı ifade edilerek, 3-7 Kasım 2023 tarihleri arasında günde 25 gemiye, 8-30 Kasım 2023 tarihleri arasında ise 24 gemiye geçiş izni verileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda, gemilerin Panama Kanalı'nı kullanacakları durumda "transit rezervasyon sistemi"ni kontrol etmeleri ve olası kısıtlamaları göz önünde bulundurmaları önem arz etmektedir.
Panama Kanalı'nda yaşanan sorunlar sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel iklim krizinin somut bir yansımasıdır. İklim krizi, sadece belli coğrafyaları değil, tüm dünyayı etkileyen bir gerçekliktir. Bu sebeple, sürdürülebilirlik ve iklim eylemi konularında uluslararası iş birliği ve çözüm odaklı politikalara duyulan ihtiyaç her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Panama Kanalı'ndaki bu zorluklar, iklim krizine karşı ortak bir çaba ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzun bir hatırlatıcısıdır."